الإنجليزية - التركية
تعريف treachery; deceit; perfidy; unfaithfulness في الإنجليزية التركية القاموس.
- falsehood
- yalan
Bana bir yalan söylüyor olduğuna inanıyorum, Anne dedi keskin bir biçimde. Senin yalan söylediğini biliyorum.
-I believe you are telling me a falsehood, Anne, she said sharply. I know you are.
Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.
-Time reveals truth as well as falsehood.
- falsehood
- yalancılık
- falsehood
- {i} yalan söyleme
- falsehood
- {i} sahtelik
- falsehood
- yalancılık/yalan
- falsehood
- {i} temele dayanmayış
- falsehood
- {i} gerçek dışılık
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف treachery; deceit; perfidy; unfaithfulness في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- falsehood
treachery; deceit; perfidy; unfaithfulness
الواصلة
treachery; deceit; perfidy; un·faith·ful·nessالنطق
Resimler
المفضلات