Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
- A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
- I want a knife to sharpen my pencil with.
Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
- That young man is very keen on cycling.
O, müziğe çok düşkün gibi görünüyordu.
- He seemed to be very keen on music.
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
Sizin için bıçağınızı bileyeceğim.
- I'll sharpen your knife for you.
Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
Bıçakların nasıl keskinleştirileceğini bilir.
- He knows how to sharpen knives.
Tom bile bir kurşun kalemi keskinleştiremiyor.
- Tom can't even sharpen a pencil.
... Easier to sharpen and 700 times more common on Earth than copper, ...
... incoming kindergartners can use to sharpen their problem ...