الإنجليزية - التركية
تعريف to give token; to savor في الإنجليزية التركية القاموس.
- season
- sezon
Şimdi çilek sezonudur.
-Strawberries are in season now.
Tom yağışlı sezonu sevmez.
-Tom doesn't like the rainy season.
- season
- {i} mevsim
Yağmur mevsimi başladı.
-The rainy season has set in.
Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
-Her debut was the biggest social event of the season.
- season
- {f} baharatını katmak
- season
- alıştırmak
- season
- vakit
- season
- eğitmek
- season
- uygun zaman
- season
- yumuşatmak
- season
- (with ile)yemeğe baharat koymak
- season
- devre
- season
- {f} lezzet ver
- season
- {f} terbiyelemek
- season
- (isim) sezon, mevsim, zaman, vakit
- season
- lezzet vermek için baharat katmak
- season
- {f} kurumak
- season
- {i} mevsim: summer season yaz mevsimi
- season
- {f} olgunlaşmak
- season
- {f} tatlandırmak
- season
- {i} mevsim, sezon, etkinlik dönemi
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to give token; to savor في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- season
to give token; to savor
الواصلة
to give token; to sa·vorالنطق
Resimler
السابق
المفضلات