Fransız palavralarına katlanmak zordur.
- It's hard to endure the boastings of the French.
Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Eşekler dayanıklı hayvanlardır.
- Donkeys are tough animals.
Bu dayanıklı ve güvenilir bir araç.
- It's a tough and reliable vehicle.
Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.
- The emigrants have endured physical and mental pain.
Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar.
- The refugees endured the 18-hour walk across the desert.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Tom sertleşebilir, eminim.
- Tom can hang tough, I am sure.
Sert oynamanın bir faydası yok.
- It's no use playing tough.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
He toughed it out.
Keith Richards' popularity endured for decades.