tarihlendirmek

listen to the pronunciation of tarihlendirmek
التركية - الإنجليزية
to date
{f} date
tarih
history

Susan is majoring in American history. - Susan Amerikan tarihi bölümünde okuyor.

I prefer history to geography. - Tarihi, coğrafyaya tercih ederim.

tarih
date

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

The date on the calendar was September 23, 1964. - Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü.

tarih
date: bugünün tarihi today's date. 5 Nisan 1994 tarihinde on 5 April 1994
tarih
(Bilgisayar) by
tarih
ugrian
tarih
(Bilgisayar) at
tarih
(Bilgisayar) on
tarih
(Bilgisayar) when

When I was at high school the subjects I liked were geography and history. - Ben lisede iken benim sevdiğim dersler coğrafya ve tarihti.

I want to teach history when I grow up. - Büyüdüğümde tarih öğretmek istiyorum.

tarih
{i} chronicle
tarih
the date
tarih
date for
tarih
annals
tarih
history; date
tarih
chronogram
tarih
epoch
التركية - التركية
Tarihini belirtmek, belirlemek
TARİH
(Osmanlı Dönemi) İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne
Tarih
(Osmanlı Dönemi) VECH
Tarih
gün
tarih
Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün
tarih
Tarih dersi: "Ertesi gün, tarih imtihanı vardı."- Y. Z. Ortaç
tarih
Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim: "Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar."- F. R. Atay
tarih
Tarih kitabı
tarih
Tarih dersi
tarih
Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı
tarih
Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı: "Sen bana bir ata yadigârısın, geçmişin tarihini saklayan kutsal bir tomarsın!"- R. H. Karay
tarih
Evrensel tarihin herhangi bir bölümünü ele alan anlatı
tarihlendirme
Tarihlendirmek işi
tarihlendirmek
المفضلات