sullenness

listen to the pronunciation of sullenness
الإنجليزية - التركية
{i} asık suratlılık
{i} aksilik
{i} sıkıcılık
{i} terslik
{i} kasvet
{i} somurtkanlık
sullen
{s} suratsız

O sadece başka bir suratsız genç. - He's just another sullen teenager.

sullen
somurtkan

O şu anda çok somurtkan. - He is very sullen now.

glum
{s} asık suratlı, somurtuk
glum
abus
sullen
abus
sullen
huysuz
glum
suratsız
glum
morali bozuk
glum
hüzünlü

Neden bu kadar hüzünlüsün? Köpeğimiz hasta. - Why are you so glum? Our dog is sick.

glum
asık suratlı

Neden bu kadar asık suratlısın? Köpeğimiz hasta. - Why are you so glum? Our dog is sick.

Neden bu kadar asık suratlı görünüyorsun? - Why do you look so glum?

glum
üzgün

Neden bu kadar üzgünsün? Köpeğimiz hasta. - Why are you so glum? Our dog is sick.

sullen
(yüz) asık
sullen
iç karartıcı
sullen
karanlık
sullen
asık suratlı
glum
{s} kasvet veren
glum
{s} somurtkan
glum
asık yüzlü
sullen
suratlı
sullen
asık yüzlülük
sullen
asık yüzlü
sullen
yüzü gülmez
sullen
kasvetli/somurtkan
sullen
{s} kasvetli
sullen
{s} (fırtınaya gebe bir havaya özgü) kurşuni, karanlık (gök/bulutlar)
sullen
kasvet
sullen
sullennesssomurtkanlık
sullen
sullenly somurtarak
sullen
için için kaynayan
sullen
{s} öfke dolu fakat sessiz
sullen
{s} kapalı
sullen
ters
sullen
{s} can sıkıcı
sullen
{s} aksi
sullen
melankolik
sullen
asık yüzle
sullenness

    الواصلة

    sul·len·ness

    النطق

    علم أصول الكلمات

    [ 's&-l&n ] (adjective.) 14th century. From sullen +‎ -ness
المفضلات