Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - Suddenly it began to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - All of a sudden it started raining.
Birden beklenmedik bir şey oldu.
 - Suddenly, something unexpected happened.
Birdenbire gökyüzü karardı.
 - All of a sudden the sky became dark.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
 - To our great surprise, he suddenly resigned.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - All of a sudden it started raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - All of a sudden, it began raining.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
 - Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
 - Tom's heart suddenly began to beat faster.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
 - Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Neden ansızın dün öğleden sonra gittin?
 - Why did you suddenly leave yesterday afternoon?
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
 - When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
 - Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
 - Suddenly, something unexpected happened.
The sudden drop in temperature left everyone cold and confused.