su

listen to the pronunciation of su
الإنجليزية - التركية
(Askeri) arama birliği (search unit)
su gibi
smoothly
su gibi
fluently
su gibi
easily
sued
davacı
sued
dava açılmış
sued
{f} dava aç

Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık. - We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.

Zararlar için hükümete dava açtılar. - They sued the government for damages.

su ürünleri
Seafood
sued
dava aç(mak)
sued
dava aç
التركية - التركية
Sutaşı
(Osmanlı Dönemi) (Y) f. Cihet, yön, taraf. Semt. Yan
ma
ab
(Osmanlı Dönemi) SİLAM
bakınız: sutaşı
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu: "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı."- F. R. Atay
Sakaların ünlü destanı
Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde..."- R. N. Güntekin
Kenarlara koşut olarak yapılan süs
Meyve, sebze gibi şeylerin sıkılmasıyla elde edilen sıvı
Mendil ve peçetelerde kenara yapılan işleme
Sütten yapılan çinliler'e has bir içecek
Yön, taraf, cihat, yan
drojenle oksijenden oluşan, oda sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab: "Dere suyu tekmil çamur
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu
(kural dışı olarak, isim tamlamalarında belirten durumunda iken suyun ve belirtilen durumunda iken suyu biçimini alır). Hidrojenle oksijenden oluşan, oda sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde
Bazı kokulu yaprak veya çiçekler imbikten çekilerek elde edilen kokulu sıvı
Yıkamak sözü ile bir su yıkamak, iki su yıkamak biçiminde kullanılarak "kez" anlamına gelir
Kez. Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
Gözümde bir damla -- deniz olup taşıyor (ö.B. Uşaklı)
Kenar süsü
Yemeğin sulu bölümü
Yemeğin sulu bölümü: "Belki de iki bardak turşu suyu içecek."- S. F. Abasıyanık
(Osmanlı Dönemi)
su sebili
İnsanların susuzluğunu gidermek amacıyla umumi yerlere konulan genellikle soğuk içme suyunun bardaklarla alınabildiği cihaz
su yolu
Kâğıt üzerine konulan noktaların aralarını çizgilerle birleştirerek oynanan bir çocuk oyunu: "Biz, su yolu oynar gibi kasabanın dar ve karışık sokaklarında..."- R. N. Güntekin
su yolu
Bazı kâğıtların dokusunda bulunan ve ancak ışığa tutulunca görülen çizgi, resim veya yazı, filigran
su çiçeği
Su çiçeği (Varisella) Su çiçeği "varisella-zoster" virüsünün sebep olduğu, vücutta kaşıntılı, kırmızı döküntüler, yorgunluk ve ateş ile kendini gösteren bulaşıcı bir hastalık türüdür. Su çiçeği döküntüleri ilk olarak gövde ve yüzde ortaya çıkar . Hastalık, çoğunlukta çocuk yaştaki kişilerde görülür
su ürünleri
Denizlerde ve iç sularda bulunan bitkiler ve hayvanlar ile bunların yumurtaları
Su bendi
(Osmanlı Dönemi) HİBAS
Su birikintisi
abgah
Su birikintisi
irkinti
Su birikintisi
kaklık
Su birikintisi
payab
Su birikintisi
büğet
Su birikintisi
kak
Su birikintisi
azmak
Su böceği
hidrofil
Su böreği
hengel
Su deposu
kurun
Su deposu
sarnıç
Su değirmeni
asiya
Su kemeri
kantara
Su kuşu
bahri
Su oluğu
şoratan
Su oluğu
(Osmanlı Dönemi) MEŞRA'
Su yolu
(Osmanlı Dönemi) SÜRHA
Su yolu
hark
Su yolu
akaç
Su yolu
mizam
Su yolu
mizab
Su yosunu
alg
Sular
(Hukuk) MİYAH
su borusu
Su veya su buharını bir yerden bir yere aktarmaya yarayan demir veya naylon boru
su böceği
Kın kanatlılardan, küçük su birikintilerinde yaşayan, 18 mm uzunluğunda kahverengi bir böcek, hidrofil (Hydrophilus caraboides)
su böreği
Fırına koymadan önce yufkaları suda haşlanan, katları arasına peynir, kıyma konarak hazırlanan bir tür börek
su cenderesi
Lokomotiflerin su haznelerine veya tenderlerine su vermeye yarayan araç
su deposu
Su depo etmeye yarayan merkez
su değirmeni
Su gücü ile çalışan değirmen
su keleri
Kurbağagillerden, durgun sularda ve karada yaşayan bir tür küçük hayvan (Lophius)
su kemeri
Üzerinde su yolu bulunan kemerli köprü
su mermeri
Kaymak taşı, albatr
su perisi
Çiçekleri tek eşeyli, gövdesi iki eşeyli olan su bitkisi
su samuru
Sansargillerden, tüyleri koyu kahverengi, iyi yüzen, kürkü beğenilen, küçük bir tür hayvan, lutr (Lutra)
su sineği
Kın kanatlılardan, durgun sular üzerinde yaşayan, parlak yeşilimsi siyah renkli bir böcek (Hydrophilus)
su terazisi
Çeşitli yüzeyleri istenilen konuma getirmek için kullanılan ölçü aleti
su terazisi
Basıncı çok olan suyun, basıncını azaltarak, künklerin patlamasını önleyen, belli aralıklarla yapılmış, depo görevindeki kule
su teresi
Turpgillerden, su kenarlarında yetişen, tereye benzeyen, çok yıllık ve otsu bir bitki (Nasturium officinale)
su topu
Topu karşı takımın kalesine sokmak temeline dayanan, yedi yüzücüden oluşan iki takım arasında havuzda yapılan spor türü
su yolu
Künk veya demir boru ile yapılmış oluk, ark
su yolu
Kâğıt üzerine konulan noktaların aralarını çizgilerle birleştirerek oynanan bir çocuk oyunu
su yosunu
Su yosunlarından, klorofilli bitki, alg
su ısıtıcısı
Su ısıtmaya yarayan alet
الإنجليزية - الإنجليزية
State University
Seattle University
Sabancı University
Shippensburg University
Stanford University
South University
In algebra, special unitary group
Salisbury University
Sofia University
Stellenbosch University
Seton Hall University
Silpakorn University
Student Union
Silliman University
Syracuse University
Statistical Unit
Stockholm University
North Sumatra, a province of Indonesia
A diminutive of the female given name Susan and of its variant forms

I am sure nobody would mind, said Susan; it isn't as if we wanted to take them out of the house; we shan't take them even out of the wardrobe. I never thought of that, Su, said Peter.

Kan su Chiang su Su Song Su Sung Wu su li Chiang
summer
become super-user or another user
Special Unitary group of n x n matrices
Supply Unit The Supply Unit is used to denote the unit of sale from a warehouse or purchasing to the end user It is analogous to the Stock Keeping Unit associated with the product When a user orders 100 of product X, the Supply Unit denotes whether they receive Eaches, Cases, Boxes, etc
abbr Signaling Unit
FFEL Stafford Unsubsidized
Service Unit
the building letter code for the Surge Research Building, 90 Medical Center Way, San Francisco
Status uncertain, often because of low search effort or cryptic nature of the element
The 3-dimensional Lie group of 2 x 2 unitary matrices; the most common Lie group in mathematics and physics after the circle
さがす saga-sanai saga-shita saga-sanakatta
his, her, your, their, its • our • my Answerhis, her, your, their, its
(switch users) A UNIX utility for temporarily switching users during a session Requires a password
(Single-unit Company) Companies in the economic censuses in which the establishment and the company are one and the same See also MU (Multi-unit)
situational understanding
Abbreviated form of Skinner Union, supplier of carburettors on six-cylinder Land-Rovers
Subscriber Unit (Hi-FOCuS ATU-R)
Service User The end user at the customer premises
Signals Unit
rice vinegar
switch user
A command that substitutes another user's login for that of the user who invoked the command, logging in the invoking user under the substituted login The invoking user must know the login password for the user whose login is being substituted If no other user's login is specified, the command substitutes the root login
sites in the ex-Soviet Union (see kremvax)
suing
{n} the act of prosecuting
sued
past of sue
suing
The process of soaking through anything
suing
present participle of sue
التركية - الإنجليزية
water
water; juice; sap; broth; stream, brook; aquatic
aqua
{s} aqueous
utilities
vein
brook
stream
broth
{i} bourn
fluid
streak
port
impervious
head
eau
by water
of water
embroidery running pattern. (...)
hydro
adam's ale
bourne
sap
juice
body of water; stream; river; lake; sea
hydric oxide
temper (of steel)
broth; gravy
aquatic
delict
flood
sudden
wet
criminality
watercourse
su birikintisi
puddle

Tom stepped in a puddle of water. - Tom bir su birikintisi içinde yürüdü.

He jumped across the puddle. - O, su birikintisi üzerinden atladı.

su geçirmez
waterproof

This is a waterproof clock. - Bu, su geçirmez bir saat.

This is a waterproof watch. - Bu su geçirmez bir saat.

su deposu
reservoir
su geçirmez
watertight

The rooftop is durable and watertight. - Çatı katı dayanıklı ve su geçirmez.

The R.M.S. Titanic was divided into 16 watertight compartments. - RMS Titanik 16 tane su geçirmez bölmeye ayrıldı.

su basmak
{f} flood
su yosunu
seaweed
su götürmez
indisputable

There is indisputable proof that Tom is the thief. - Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.

su samuru
otter

The otter was playing in the river. - Su samuru nehirde oynuyordu.

su basmak
deluge
su basmak
{f} inundate
su birikintisi
{i} pool
su geçirmez
{s} impervious
su götürmez
definite
su götürmez
{s} undeniable
su kemeri
aqueduct
su perisi
nix
su perisi
waterman
su seti
levee

The levee kept the floodwater back. - Su seti seli geri tuttu.

sular
{i} water

He waters the flowers every day in summer. - O, çiçekleri yaz aylarında her gün sular .

I water the flowers in the garden every day. - Bahçedeki çiçekleri her gün sularım.

su birikintisi
backwater
su birikintisi
water body
su borusu
water main
su borusu
water conduit
su deposu
well
su geçirmez
(Askeri) immersion proof
su geçirmez
(Havacılık) hydrophobic
su geçirmez
repellent
su geçirmez
tight
su gibi
aqueous
su içmek
drink

I want to drink some water. - Biraz su içmek istiyorum.

This water is good to drink. - Bu su içmek için iyidir.

su kulesi
water-tower
su kuyusu
water well
su perisi
(Mitoloji) nixie
su perisi
(Mitoloji) nixe
su topu
water polo
su yolu
drain
su yolu
(Denizbilim) duct
su yolu
culvert
su yolu
channel
su yolu
water way
su yolu
water

A river and a canal are both types of waterway. - Bir nehir ve bir kanal her ikisi de su yolu türüdür.

su yolu
dike
su yolu
port
su yolu
water line
su yolu
gully drain
su yosunu
algae
su yosunu
(Botanik, Bitkibilim) fontinalis antipyretica
su yosunu
(Askeri) tangle
su yosunu
tang
su ürünleri
fisheries
su bendi
dam
su bendi
weir
su bendi
water jump
su birikintisi
plash
su bitkisi
aquatic plant
su borusu
drainpipe
su borusu
water pipe

That water pipe leaks. - Şu su borusu sızdırır.

su böceği
water bug
su deposu
storage tank
su değirmeni
watermill
su gemisi
water boat
su geçirmez
water repellent
su geçirmez
water resistant
su geçirmezlik
imperviousness
su götürmez
undisputed
su götürmez
irrefutable
su götürmez
undoubted
su götürmez
incontestable
su gücü
waterpower
su keleri
newt
su kirliliği
water pollution
su kulesi
water tower

If you look over there, you can see a defunct water tower. - Oraya bakarsanız, artık kullanılmayan bir su kulesi görebilirsiniz.

If you look over there, you can see a defunct water tower. - Oraya bakarsanız, bir feshedilmiş su kulesi görebilirsiniz.

su kuyusu
well
su kuşu
moor hen
su kuşu
waterfowl
su kuşu
aquatic bird
su kuşu
crake
su meşesi
water oak
su oluğu
gully
su oluğu
penstock
su perisi
water sprite
su sineği
wet fly
su sistemi
waterworks
su teresi
watercress
su teresi
garden cress
su yolu
watercourse
su yolu
seaway
su yolu
flume
su yolu
culvert ark
su yolu
water main
su çiçeği
varicella
sular
waters

A great ship needs deep waters. - Büyük bir gemi derin sulara ihtiyaç duyar.

The flood waters tumbled my house into the river. - Sel suları evimi nehre yuvarladı.

Su birikintisi
the pond
Su böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) water slater
Su değirmeni
water mill
Su döngüsü
water cycle
Su geçirmez
water proof
Su samuru
(Hayvan Bilim, Zooloji) sea otter
Su sebili
water dispenser
Su terazisi
wooden level
Su teresi
water cress
Su çiçeği
(Tıp, İlaç) chicken pox

Tom gave me the chicken pox. - Tom bana su çiçeği bulaştırdı.

The child has a case of chicken pox. - Çocuğun su çiçeği durumu var.

Su İşleri
Hydraulic Works
Su ısıtıcısı
water heater
su böceği
water beetle
su deposu
water reservoir
su geçirmez
waterproofs
su geçirmezlik
waterproofing
su kemeri
Aqueduct; a bridge or viaduct carrying a waterway over a valley or other gap
su kuyusu
well-shaft

The prosecutor has ordered the excavation of two old well-shafts behind an abandoned roadside restaurant.

su samuru
otters
su topu
water cannon
su ısıtıcısı
Water boiler, kettle
su şişesi
water bottle

Tom stood by the gate, drinking from a water bottle. - Tom bir su şişesinden su içerek kapının yanında durdu.

Tom took a swig out of his water bottle. - Tom su şişesinden bir yudum aldı.

su şişesi
bottle of water
Su terazisi
(Tekstil) Water level
Su çiçeği
(Tıp) vaccinella
Su çiçeği
(Tıp) chickenpox
su basmak
to flood, to inundate
su basmak
overflow
su basmak
for water to flood (a place)
su basmak
whelm
su bendi
barrage
su birikintisi
water

Tom stepped in a puddle of water. - Tom bir su birikintisi içinde yürüdü.

A passing car hit a puddle and splashed water all over me. - Geçen bir araç bir su birikintisine çarptı ve üstüme su sıçrattı.

su birikintisi
puddle, pool irkinti
su birikintisi
slough
su bitkisi
hydrophyte
su böceği
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere) water bug, water beetle
su böreği
suböreği
su cenderesi
hydraulic press
su deposu
cistern
su deposu
a) water reservoir b) feed trough
su deposu
tank
su geçirmez
impermeable to water
su geçirmez
dripproof
su geçirmez
impermeable
su geçirmezlik
(Kimya) hydrophobicity
su geçirmezlik
(Tekstil) watertightness
su gibi
soppy
su gibi
like water

He spends money like water. - O, su gibi para harcıyor.

Here everything flows like water from the well. - Burada her şey kuyudan su gibi akıyor.

su gibi
fast
su gibi
soaking wet
su gibi
sweaty
su gibi
watery
su gibi
1. like water. 2. easily, smoothly. 3. fluently
su gibi
like water; easily; fluently
su götürmez
beyond dispute

This is beyond dispute. - Bu su götürmez bir şey.

su götürmez
unquestionable
su götürmez
unchallenged
su götürmez
watertight
su götürmez
beyond doubt, indisputable, incontrovertible, unquestionable, undoubted
su götürmez
unchallengeable
su götürmez
incontrovertible
su keleri
(Tabiat Doğa) (kurbağagiller, Fam: kuyruklular) [syn.: su keleri, küçük semender] newt
su kesintisi
water cut
su kirliliği
water contamination
su kuyusu
draw well
su kuşu
water bird
su mermeri
alabaster
su perisi
naiad
su perisi
undine
su perisi
nymph
su perisi
Nereid
su perisi
(dişi) nixie
su sertliği
water hardness
su sineği
mayfly
su sineği
ephemeral
su terazisi
spirit level
su terazisi
level
su terazisi
plumb rule
su terazisi
water gage
su terazisi
water gauge
su terazisi
bubble level
su yolu
conduit
su yosunu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: suyosunları,alklar,üşniye) [syn.: su yosunu, alk] alga
su ürünleri
seafood
su ısıtıcısı
boiler
su şebekesi
water main

The water mains burst due to the earthquake. - Su şebekesi deprem nedeniyle patladı.

su şebekesi
waterworks