selama

listen to the pronunciation of selama
التركية - الإنجليزية

تعريف selama في التركية الإنجليزية القاموس.

selam
greeting

Greetings, old friend! - Selam, eski arkadaşım!

Greetings from Cornwall! - Cornwall'dan selamlar!

selam
hi!

Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection. - Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

selama durmak
to rise respectfully, stand up respectfully (in someone's presence, as someone passes)
selam
hello

And if you see Tom, say hello to him for me. - Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.

Please say hello to her. - Lütfen ona selam söyle.

selam
salaam
selam
(Konuşma Dili) Hello!/Hi!
selam
regard

My father gives you his regards. - Babam sana selamını söyledi.

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

selam
(Muzik) ave maria
selam
chin chin
selam
remember
selam
regards

Please give my regards to your father. - Lütfen babanıza selamlarımı iletin.

Give my regards to him. - Ona selamlarımı gönder.

selam
salute

The president saluted the public. - Devlet başkanı halkı selamladı.

Tom forgot to salute. - Tom selamlamayı unuttu.

selam
salutation
selam
salut

The president saluted the public. - Devlet başkanı halkı selamladı.

I'm not saluting your flag. - Bayrağınızı selamlamıyorum.

selam
ave
selam
felicitate
selam
hallo
selam
(Konuşma Dili) howdy
selam
hi
selam
saluted
selam
hi there
selam
greeting, salutation, salute; hi!
selam
(Askeriye) salute
selam
greeting, salutation, hello
التركية - التركية

تعريف selama في التركية التركية القاموس.

SELAM
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın (C.C.) rızasına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı dua. Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der. Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak
SELAM
(Osmanlı Dönemi) Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma
selam
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme
selam
Esenlik dilemek