saklanma

listen to the pronunciation of saklanma
التركية - الإنجليزية
hiding

Tom thought he'd found the perfect hiding place. - Tom mükemmel bir saklanma yeri bulduğunu düşündü.

Tom abandoned his family and went into hiding. - Tom ailesini terk etti ve saklanmaya gitti.

concealment
safekeeping
suffusion
preservation
saklanmak
hide

We don't have to hide. - Saklanmak zorunda değiliz.

I want to hide under a rock. - Bir kayanın altında saklanmak istiyorum.

saklanma yeri
hideaway

It took us a week to locate their hideaway. - Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.

The actor has a hideaway in Colorado. - Aktör Colarado'da bir saklanma yerine sahip.

saklanma yeri
hideout
sakla
(Bilgisayar) keep

He is capable of keeping a secret when he wants to. - O, istediği zaman bir sırrı saklayabilir.

Keep the money in a safe place. - Parayı güvenli bir yerde saklayın.

sakla
hid

He hid his toys under the bed. - O,oyucaklarını yatağın altına sakladı.

Jack hid the dish he had broken, but his little sister told on him. - Jack kırdığı tabağı sakladı fakat küçük kız kardeşi onu gammazladı.

sakla
lay away
sakla
cache
saklanmak
(Konuşma Dili) go into hiding
saklanmak
shelter
saklanmak
(Askeri) take shelter
saklanmak
saved for
saklanmak
be kept secret from
saklanmak
kept in a place
saklanmak
hide away
saklanmak
be kept in a place
saklanmak
to be kept secret
saklanmak
kept
saklanmak
lurk
saklanmak
be kept
saklanmak
kept secret
saklanmak
to be kept
saklanmak
be saved for
saklanmak
to be kept in a place
saklanmak
kept secret from
saklanmak
be kept secret
sakla
withhold from
sakla
tuck away
sakla
keep back
sakla
withheld from
sakla
{f} hiding

Tom is hiding under the table. - Tom masanın altında saklanıyor.

The suspect was hiding out in the mountains for three weeks. - Şüpheli üç haftadır dağlarda saklanıyordu.

sakla
stow
sakla
salt away
sakla
store up
sakla
{f} stowing
sakla
kept back
saklanmak
lie low
saklanmak
abscond
gizlenme. saklanma
concealment. hiding
sakla
hide

I've got nothing to hide. - Saklayacak bir şeyim yok.

Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it. - Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.

sakla
keptback
sakla
tuck#away
sakla
store#up
sakla
stash

Tom ate all the food I had stashed. - Tom sakladığım bütün yemeği yedi.

Fadil drove the car to an abandoned house and stashed it. - Fadıl arabayı terk edilmiş bir eve kadar sürdü ve oraya sakladı.

sakla
keepback
sakla
dissemble
sakla
storeup
sakla
tuckaway
saklanmak
to hide oneself, hide, conceal oneself
saklanmak
to be saved for
saklanmak
to be kept in (a place)
saklanmak
burrow
saklanmak
shelter oneself
saklanmak
bury oneself
saklanmak
lie up
saklanmak
to be hidden; to be kept secret from
saklanmak
take cover
saklanmak
to hide, to hide oneself; to be kept secret (from); to be kept (in a place); to be saved for
saklanmak
hide oneself
saklanmak
hide out

Tom needed somewhere safe to hide out. - Tom'un saklanmak için güvenli bir yere ihtiyacı vardı.

saklanmak
cover oneself
saklanmak
hole up
saklanmak
lam

Quick, turn off the lamp, I want to hide in the darkness. - Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.

التركية - التركية
Saklanmak işi
saklanmak
Kendini saklamak, gizlenmek
saklanmak
Saklama işi yapılmak: "Şarap mahzende saklanır, aşkın kalbimde yıllanıyor."- Şarkı
saklanmak
Saklama işi yapılmak
saklanmak
Kendini saklamak, gizlenmek: "O âdeta kaçıp saklanacak bir yer arıyormuş gibi sıkıntıdaydı."- Y. K. Karaosmanoğlu
saklanma
المفضلات