placed in the zenith, perpendicular

listen to the pronunciation of placed in the zenith, perpendicular
الإنجليزية - التركية

تعريف placed in the zenith, perpendicular في الإنجليزية التركية القاموس.

vertical
{s} düşey
vertical
{s} dikey

Bu direk oldukça dikey değil. - That pole is not quite vertical.

Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı. - Keep away from the vertical cliff! she shouted.

vertical
{s} dik

Uçurum neredeyse diktir. - The cliff is almost vertical.

Tango, yatay arzuların dikey anlatımıdır. - Tango is the vertical expression of a horizontal desire.

vertical
{i} dikey düzlem
vertical
(Tıp) vertlkal
vertical
amudi
vertical
şakuli
vertical
{i} dikey çizgi

Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş. - Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner.

Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi. - He drew some vertical lines on the paper.

vertical
ufuk düzlemine dikey olan büyük daire
vertical
tam tepede olan
vertical
{i} düşey doğru
vertical
{i} düşey düzlem
vertical
(sıfat) dikey, düşey, dik, tepede olan
vertical
(Tıp) kafa tepesi ile ilgili
vertical
dikey düzlem/dikey çizgi
الإنجليزية - الإنجليزية
{a} vertical
placed in the zenith, perpendicular
المفضلات