paylaştırıcı

listen to the pronunciation of paylaştırıcı
التركية - الإنجليزية
(İnşaat) divider
server
paylaş
{f} shared

I shared my room with sysko. - Ben odamı sysko ile paylaştım.

Tom, Mary and John shared the cost of the party. - Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

I'm sharing my flat with my brother. - Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

paylaş
{f} share

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

paylaştırıcı
المفضلات