İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.
- The two brothers smiled at each other.
İki leydi birbirine gülümsedi.
- The two ladies smiled at each other.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.
- They don't know each other very well.
Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Do you know each other?
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Ne zaman tekrar birbirimizi görebiliriz?
- When can we see each other again?
Biz ayrıldık, birbirimizi asla tekrar görmeyeceğiz.
- We parted, never to see each other again.