Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Benimle alay etmekten vazgeç!
- Stop making fun of me!
Özensiz görünmeye çalışmıyorum asla, ama itiraf etmeliyim ki, istemeden yaptığım yazım hatalarıyla adım çıkmıştır.
- I don't ever try to be sloppy. But I have to admit, I'm notorious for making unintentional typos.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.
- The old man had been making white lightning for 50 years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
Odun, kağıt üretimi için bir hammaddedir.
- Wood is the raw material for making paper.
Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
- Movie making is an exciting job.
Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
- Peter is continually making phone calls to his mother.
Ben bu telefondan özel arama yapılmasına karşıyım.
- I object to his making private calls on this phone.
... >>Kevin Allocca: So this, of course, has all the makings of a viral video. There's a big ...