münasebetler

listen to the pronunciation of münasebetler
التركية - الإنجليزية

تعريف münasebetler في التركية الإنجليزية القاموس.

münasebet
propriety
münasebet
opportunity
münasebet
respect
münasebet
expediency
münasebet
liaison
münasebet
connexion
münasebet
expedience
münasebet
occasion
hissi münasebetler
emotional relations
münasebet
relation, connection; intercourse; occasion
münasebet
favorable occasion or opportunity
münasebet
appropriateness, fitness
münasebet
connection, relation; tie-in: bu münasebetle in this connection/in this regard/ as regards this
münasebet
relation (between people or nations)
münasebet
reason; means: Bu münasebetle sizi tebrik etmek istiyorum. It's for this that I want to congratulate you
münasebet
relative
münasebet
reference
münasebet
pertinent
münasebet
rapport
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) VÜCUH
MÜNASEBET
(Osmanlı Dönemi) İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka
Münasebet
(Osmanlı Dönemi) VECH
münasebet
İki şey arasındaki uygunluk
münasebet
(Osmanlı Dönemi) iki şey arasındaki uygunluk, yakınlık, bağlılık, yakışmak, vesile, alâka
münasebet
İlişik, ilişki, ilinti: "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım."- Atatürk. İki şey arasındaki uygunluk: "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır."- S. F. Abasıyanık
münasebet
Sebep, vesile, gerekçe, neden
münasebet
İlişik, ilişki, ilinti
münasebetler
المفضلات