lying to

listen to the pronunciation of lying to
الإنجليزية - التركية
(Askeri) faca edip yatma
faça etme
lying
yatış
lying
{i} yalan söyleme

O yalan söylemeye çekinmez. - He has no scruples about lying.

Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu. - Jack said he had never told a lie, but he was lying.

lying
{i} yalancılık
lying
{f} uzan

Tom elma ağacının altında çimin üzerinde uzanıyor. - Tom is lying on the grass under an apple tree.

Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor. - Tom is lying on the sofa watching TV.

lying
loğusalık
lying
bulunan
lying
yalan söyleyerek
lying
yatma

Bütün gün yatakta yatmaktan usandım. - I got tired of lying in bed all day.

lying
uzanan
lying
yatan

Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm. - I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park.

Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti. - Tom noticed a drunk lying in the street.

lie to
(Fiili Deyim ) faça edip beklemek
lie to
rüzgârı karşısına alıp durmak
lying
(Tıp) 1.Doğum, çocuk doğurma
lying
lie yat/yalan söyle
lying
lying to faça edip yatma
lying
{i} yatacak yer
lying
(Askeri) YALANCI, YALANCILIK
lying
(Tıp) Lohusalık. (Bakınız: Child-bed)
lying
yatacaklying çocuk doğurma
lying
uzanma

Kyoko, çimde uzanmaktadır. - Kyoko is lying on the grass.

Uzanmadığını biliyorum. - I know you're not lying.

lying to

    الواصلة

    ly·ing to

    التركية النطق

    layîng tı

    النطق

    /ˈlīəɴɢ tə/ /ˈlaɪɪŋ tə/
المفضلات