look after

listen to the pronunciation of look after
الإنجليزية - التركية
ile ilgilenmek
göz kulak olmak

Sen yokken evine göz kulak olmak için elimden geleni yapacağım. - I'll try my best to look after your house while you're away.

Tom annesine göz kulak olmak zorunda. - Tom has to look after his mother.

(Fiili Deyim ) çocuğa bakmak , göz kulak olmak
ilgilenmek
bakmak

Tom Mary'ye bakmak zorunda. - Tom has to look after Mary.

Tom Mary'ye bakmak zorundaydı. - Tom had to look after Mary.

gözet
(Dilbilim) sorumluluğunu almak
mukayyet olmak
kollamak
gözetmek
bak

Yarın köpeğime bakar mısın lütfen? - Would you please look after my dog tomorrow?

Zaman zaman çocuklara bakmalısın. - You should look after the children from time to time.

(deyim) look after someone/sth. bakmak,gozetmek
-e bakmak, -i gözetmek, ile ilgilenmek
idare etmek
çekip çevirmek
bakımını üstlenmek
çocuk bakmak
care
{f} önem vermek
care
önemsemek
care
umursamak
care
aldırmak
care
{i} itina

Onu itinayla ambulansa kaldırdılar. - They lifted him carefully into the ambulance.

care
{i} özen

Kış havasında araba kullanırken önemli ölçüde özen, tavsiye olunur. - Considerable care is advised when driving in winter weather.

Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir. - Great care has been taken to use only the finest ingredients.

look after one's own comfort
rahatına bakmak
look after a child
dadılık etmek
look after number one
kendi çıkarına bakmak
look after number one
kendi çıkarını düşünmek
look after one's babies
yavrularına bakmak
look after one's benefit
çıkar gözetmek
look after one's benefits
çıkar gözetmek
look after one's interest
çıkar gözetmek
look after one's interests
çıkar gözetmek
look after one's own benefits
çıkarlarını gözetmek
look after one's own interests
çıkarlarını gözetmek
look after oneself
kendine özen göstermek
look after oneself
kendine bakmak
look after oneself
(Dilbilim) kendisiyle ilgilenmek
look after patient
hasta bakmak
look after the inner man
karnını doyurmak
look after the inner man
boğazına bakmak
care
{i} aldırış
care
iplemek
care
kaygı

Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur. - My mother is carefree, cheerful and good-natured.

Tom mutlu ve kaygısızdı. - Tom was happy and carefree.

care
istemek
care
{i} himaye
care
kaygı/ilgi/koruma/özen
care
(Tıp) İhtimam, bakım
care
{f} merak etmek
care
{i} ilgi

O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi. - He took care of the business after his father's death.

Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın. - You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.

care
{i} üzüntü

Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar. - Cares and worries were pervasive in her mind.

care
{i} yapılması gereken şey
care
{i} merak

Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum. - I wonder if you have ever really cared for me.

Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum. - I wonder if Tom and I can take care of ourselves.

care
{f} kafaya takmak
liable to look after
bakmakla yükümlü olmak
obliged to look after
bakmakla yükümlü olmak
to look after
birine bakmak
الإنجليزية - الإنجليزية
To watch or protect; to keep safe

He asked me to look after his daughter while he was away.

keep under careful scrutiny; "Keep an eye on this prisoner!"
watch after, supervise over
keep under careful scrutiny; "Keep an eye on this prisoner!
If you look after someone or something, you do what is necessary to keep them healthy, safe, or in good condition. I love looking after the children People don't look after other people's property in the same way as they look after their own
If you look after something, you are responsible for it and deal with it or make sure it is all right, especially because it is your job to do so. the farm manager who looks after the day-to-day organization We'll help you look after your finances
aftereye
care
التركية - الإنجليزية

تعريف look after في التركية الإنجليزية القاموس.

look after one's own comfort
rahatına bakmak
look after

    الواصلة

    look af·ter

    التركية النطق

    lûk äftır

    النطق

    /ˈlo͝ok ˈaftər/ /ˈlʊk ˈæftɜr/

    علم أصول الكلمات

    [ 'luk ] (verb.) before 12th century. Middle English, from Old English lOcian; akin to Old Saxon lOcOn to look.

    فيديوهات

    ... girl that we have to look after, and ...
المفضلات