Üzgünüm, onu yapamam.
- Es tut mir leid, das kann ich nicht machen.
Üzgünüm seninle aynı düşüncede değilim.
- Es tut mir leid, ich teile Deine Meinung nicht.
Senin kalbini kırmak istemiyorum.
- I don't want to hurt you.
Ben asla onun kalbini kırmak istemedim.
- I never meant to hurt him.
Tom yaralı tek kişiydi.
- Tom was the only one hurt.
O yaralı! Ambulans çağır!
- He's hurt! Call an ambulance!
Senin kalbini kırmak istemiyorum.
- I don't want to hurt you.
Biz onun kalbini kırmak istemiyorduk.
- We didn't mean to hurt him.
I'm sorry, I can't stay long.
- Es tut mir leid, ich kann nicht lange bleiben.
Why are you sorry for something you haven't done?
- Wieso tut dir etwas leid, das du nicht gemacht hast?