Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
- The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.
- When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess.
Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?
- What kind of woman do you think I am?
Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
- Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
O, hiçbir şekilde kibar değil.
- He is by no means kind.
Mary Bill'in kibarlığını doğal karşılıyor.
- Mary takes Bill's kindness for granted.
Aynı cinsten bir şey söylemedim.
- I said nothing of the kind.
Bu cins bir ağacı daha önce hiç görmedim.
- I've never seen that kind of tree before.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.
- A tiger is a very ferocious kind of animal.
Onun nazik olduğunu söyledin ve o öyle.
- You said she was kind and so she is.
Yaşlı adam çok nazik.
- The old man is very kind.
İyiliğin için sana derinden minnettarım.
- I am deeply grateful to you for your kindness.
Bana iyi bir tavsiye verecek kadar nazikti.
- She was kind enough to give me good advice.
Bildiğim kadarıyla kendisi yardımsever bir kız.
- As far as I know, she is a kind girl.
Tom'un yardımsever bir kalbi var.
- Tom has a kind heart.
Her zaman olduğun iyi kalpli adam ol.
- Be the kindhearted man you always were.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Ann'in müşfik bir kalbi var.
- Ann has a kind heart.
Müşfik bir kalbi var.
- She has a kind heart.
Yaşadığı sürece onun iyilikseverliğini unutmadı.
- She did not forget his kindness as long as she lived.
Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
Bir taraftan o herkese naziktir fakat diğer taraftan çok fazla içtenlikle davranmaz.
- On the one hand he is kind to everyone, but on the other hand he never behaves with too much familiarity.
Leyla nazik, tatlı ve sevecendi.
- Layla was kind, sweet, and caring.
Her tip kitabı okurum.
- I read all kinds of books.
Daha önce bu tip bir şey gördüm.
- I've seen this kind of thing before.
Bizi davet etmeniz büyük incelikti.
- It was kind of you to invite us.
Beni görmeye gelmeniz büyük incelik.
- It is very kind of you to come and see me.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Her zaman olduğun iyi kalpli adam ol.
- Be the kindhearted man you always were.
Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
- I'm sorry, I'll pay you back in kind.
Kız kardeşim çocuklara karşı iyi kalplidir.
- My sister is kind to children.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Tom'un bestelediği müzik türünden hoşlanıyorum.
- I like the kind of music Tom composes.
Mary hoşlandığım kadın türüdür.
- Mary is the kind of woman I like.
I got my traps out of the canoe and made me a nice camp in the thick woods. I made a kind of a tent out of my blankets to put my things under so the rain couldn't get at them.
why haue ye slayne my houndes said syr gauayne, for they dyd but their kynde .
This is a strange kind of tobacco.
The years have been kind to Richard Gere, he ages well.