Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Tom nihayet cinayeti itiraf etti.
- Tom finally confessed to the killing.
Sami bu iki cinayetten sorumluydu.
- Sami was responsible for these two killings.
Bu bir ölüm makinesi.
- This is a killing machine.
Ayı sansarı zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturuyor.
- Wolverines make up nature's clean-up crew, killing weak and sick animals.
Bir kişinin kültürünü öldürmek onları öldürmek gibidir.
- Killing a person's culture is like killing them.
Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to killing Mary.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Birini öldürmek istiyorum.
- I want to kill someone.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Kendini öldürmeye çalıştı.
- He tried to kill himself.
Tom'un Mary'nin bir seri katil olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
- Tom had no idea that Mary was a serial killer.
Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
- Stand where you are or I'll kill you.
Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.
- I thought for sure we'd be killed.
Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
- Please give me something to kill the pain.
Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
- Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.
- Guns don't kill people. People kill people.
Ağrıyı dindirmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
He made a killing on the stock market.
This work is killing me.
My parents are going to kill me!.
You don't ever want to get rabies. The doctor will have to give you multiple shots and they really kill.
That joke always kills me.
The fox dragged its kill back to its den.
I'm just doing this to kill time.
Look at the amount of destruction to the enemy base. We pretty much killed their ability to retaliate anymore.
It kills me to learn how many poor people are practically starving in this country and yet rich moguls spend such outrageous amounts on useless luxuries.
The team had absolutely killed their traditional rivals, and the local sports bars were raucous with celebrations.
There is conclusive evidence that smoking kills.
Danny Boyle's critical darling 'Slumdog Millionaire' has made a killing at the box office and is now being lavished with awards.
By grounding to the shortstop, the twin killing ended the inning.
... the killing of media is more because of under-resourced ...
... killing regional and small banks. They're getting hurt. ...