التركية - الإنجليزية
تعريف kıymak في التركية الإنجليزية القاموس.
- {f} hack
- to part with, let go of, spare; to abandon, give up
- mince
- chop up
- to act pitilessly towards; to bring oneself to harm (someone)
- (nikâh) solemnize
- sacrifice
- to kill, murder
- sliver
- to perform (a marriage)
- to mince, to chop; to kill, to murder, to massacre; to sacrifice, to not to spare
- to cut up finely, mince
- murder
- not to spare
- kill
- massacre
- shred
- chop
- spall
- kıyma
- ground meat
- kıyma
- {i} mince
The salesman demonstrated how to use the mincer.
-Satıcı kıyma makinesinin nasıl kullanılacağını gösterdi.
- kıyma
- minced meat
- kıymak (nikah)
- solemnize
- kıyma
- chop meat
- kıyma
- ground beef
The ground beef was found to contain horse meat.
-Dana kıymanın at eti içerdiği tespit edildi.
- kıyma
- chopping
- kıyma
- chipping
- nikah kıymak
- solemnize
- kıyma
- forcemeat
- kıyma
- mincemeat
- kendine kıymak
- to commit suicide
- kıyma
- minced beef
- kıyma
- mince meat
- paraya kıymak, cimrilik etmemek
- to bear to benefit, not to pinch
- canına kıymak
- take one's own life
- canına kıymak
- a) to do away with oneself, to commit suicide b) to do away with sb, to kill
- canına kıymak
- 1. to kill without pity. 2. to commit suicide. 3. to wear oneself out
- et kıymak
- hash
- kıy
- shred
Do you want some shredded wheat?
-Biraz kıyılmış buğday ister misin?
- kıy
- {f} mince
The salesman demonstrated how to use the mincer.
-Satıcı kıyma makinesinin nasıl kullanılacağını gösterdi.
- kıyma
- ground meat, Brit. mince; ground beef, hamburger
- kıyma
- mincing
- kıyma
- mincing, chopping; mince
- kıyma
- hamburger
- kıyma
- chopping up
- nikâh kıymak
- to perform a marriage ceremony
- paraya kıymak
- to spend money, shell out money, fork out money
- paraya kıymak
- to spare no expense
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف kıymak في التركية التركية القاموس.
- Çok ince ve küçük parçalar durumunda doğramak
- Acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek: "Ne yapayım, ben de ekmek istiyorum, hayatımı kazanıyorum, bana kıymayın."- H. E. Adıvar
- Acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
- Acımadan vermek, esirgememek, feda etmek: "Beş altı kuruşa daha kıyarak sağlamca bir ip tedarik etti."- H. R. Gürpınar
- çırpıldıktan sonra yağda kavrulmuş yumurta
- Acımadan vermek, esirgememek, feda etmek
- Acımayıp öldürmek
- kıy
- Kenar
- kıyma
- Kıyılmış et
- kıyma
- Küçük kuşbaşı etlerden kavrularak yapılmış kışlık kavurma
- kıyma
- Kıymak işi
- kıyma
- üzüm yaprağından yapılan, sarmısaklı, yoğurtlu yemek
- kıyma
- çekilmiş et