keyiflenme

listen to the pronunciation of keyiflenme
التركية - الإنجليزية

تعريف keyiflenme في التركية الإنجليزية القاموس.

keyif
joy

Tom was caught joyriding in a stolen vehicle. - Tom bir çalınan aracın içinde keyif binişinde yakalandı.

keyif
pleasure

Frank was waiting with pleasure for the date in the evening. - Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.

Reading is one of life's great pleasures. - Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir.

keyif
bliss

Tom is blissfully happy. - Tom keyifli şekilde mutlu.

You don't need much to be blissfully happy. - Keyifli bir şekilde mutlu olmak için çok fazla şeye ihtiyacın yok.

keyif
{i} delight

We've had a most delightful day. - Çok keyifli bir gün geçirdik.

I've just received some delightful news. - Ben az önce keyifli bir haber aldım.

keyiflenmek
cheer up!
keyiflenmek
rejoice
keyif
spirits

She came home in low spirits. - O, eve keyifsiz geldi.

keyif
kief
keyif
fun
keyif
high spirits
keyif
health
keyif
relish
keyif
merry
keyif
rollick
keyif
kick

Tom decided to just kick back and relax. - Tom sadece keyif çatmaya ve dinlenmeye karar verdi.

keyif
zest
keyif
cheer

This will cheer you up. - Bu sizi keyiflendirecek.

He was cheered by the good news. - O, iyi haber tarafından keyiflendi.

keyif
slight intoxication
keyiflenmek
liven up
keyiflenmek
get tipsy
keyiflenmek
buck up
keyif
merriment
keyif
pleaure
keyif
health; temper, mood, spirits; pleasure; merriment, fun; slight intoxication
keyif
conviviality
keyif
kef
keyif
exhilaration
keyif
enchantment
keyif
psych. euphoria
keyif
rejoicing
keyif
slang hashish
keyif
pleasure, merriment, amusement
keyif
temper
keyif
pleasure in life, feeling of well-being; delight, joy
keyif
humour [Brit.]
keyif
humor

For the past few days Jane has been quiet and out of humor. - Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.

keyif
glee
keyif
joviality
keyif
mood, humor, state of mind
keyif
high, kef, dreamy and languorous state
keyif
{i} humour
keyiflenmek
to cheer up, to buck up, to liven up; to get tipsy
keyiflenmek
cheer up
التركية - التركية
Keyiflenmek işi
Keyiflenmek
(Osmanlı Dönemi) TEKEYYÜF
keyif
Yolsuz ve kural dışı istek: "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?"- N. Cumalı
keyif
Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum
keyif
Esrar
keyif
Rahat, huzur, afiyet
keyif
Yolsuz ve kural dışı istek
keyif
İstek, heves, zevk
keyif
Vücut esenliği, sağlık
keyif
Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı: "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi."- Y. K. Karaosmanoğlu
keyif
Rahat, huzur, afiyet. İstek, heves, zevk: "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeğe."- S. F. Abasıyanık
keyif
Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı
keyiflenmek
Keyifli duruma gelmek, neşelenmek: "O kadar keyiflenmiştim ki, yoldan atıyla geçmekte olan köylüyü bile görmemiştim."- S. F. Abasıyanık
keyiflenmek
Keyifli duruma gelmek, neşelenmek
keyiflenme
المفضلات