kafasız

listen to the pronunciation of kafasız
التركية - الإنجليزية
stupid
duffer
witless
brainless, stupid, thickheaded, blockheaded, harebrained
addle-pated
soft in the head
brainless
light in the head
soft
harebrained
addle brained
tomfool
headless
unsophisticated
{k} stupid, brainless, witless
(deyim) out to lunch
(Argo) cuckoo
(Argo) flibbertigibbet
backward
(Argo) nut
(Argo) crank
(Argo) kook
(Argo) lunatic
fucker
doltish
addle pated
kafa
head

The musician shook his head and pushed his little piano away. - Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.

A cup of coffee cleared my head. - Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.

kafa
mind

You've got a one-track mind. - Kafan tek taraflı çalışıyor.

Try to reproduce the music in your mind. - Kafanızda müziği yeniden oluşturmaya çalışın.

kafa
conk
kafa
onion
kafa
potato
kafa
brains

He's racking his brains about how to deal with the matter. - O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

Tom has been racking his brains for a solution to the problem. - Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.

kafa
bean
kafa
chump
kafa
intelligence
kafa
cast of mind
kafa
tete
kafa
crumpet
kafa
butt
kafa
noddle
kafa
headpiece
kafa
(Argo) lemon
kafa
to head
kafa
{i} end

We're at our wits' end. - Kafamız allak bullak olmuş durumda.

kafa
head in
güzel ama kafasız kız
doll
güzel ama kafasız kız
doll's face
kafa
a large marble, shoooter
kafa
noggin
kafa
coconut
kafa
pate
kafa
sconce
kafa
costard
kafa
noodle
kafa
poll
kafa
head, nut; mind, brain, brains, intelligence, head
kafa
mind, mental attitude
kafa
savvy
kafa
knob
kafa
nob
kafa
nut

Tom is a conspiracy nut. - Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.

kafa
loaf
kafa
sconee
kafa
skull

Tom has a tattoo of a skull on his chest. - Tom'un göğsünde bir kafatası dövmesi var.

She keeps a human skull on her desk. - O, masasında bir insan kafatası tutuyor.

التركية - التركية

تعريف kafasız في التركية التركية القاموس.

KAFASIZ
Düşünüşü, anlayışı ve kavrayışı kıt olan, anlayışsız, kavrayışsız
KAFASIZ
Kafası olmayan
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Akıl, zekâ, anlayı
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Ense, arka
KAFA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Akfâ) Baş. Kafa
Kafa
(Osmanlı Dönemi) ZİHNİYYET
kafa
Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak gibi organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
kafa
İnsan başı, ser
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin: "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."- Y. K. Beyatlı
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet: "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."- Y. Z. Ortaç
Kafa
(Osmanlı Dönemi) KAFN
kafa
Mekanik bir bütünün parçası
kafa
Cevizin büyük boyu
kafa
Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
kafa
Bellek
kafa
Baş (özellikle insan başı), ser
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
kafa
Demet haline getirilmiş tütün yapraklarının baş kısmı
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin
kafa
Fıçı ve bidonların boşaltılmasında kullanılan bir çeşit sapan
kafasız
المفضلات