kaş'

listen to the pronunciation of kaş'
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Gidermek. Dağıtmak
(Osmanlı Dönemi) Açmak
(Osmanlı Dönemi) Kuru deri. Deriden olan çadır
(Osmanlı Dönemi) (Kış') Şaşkın ve ahmak adam. Zayıf adam
(Osmanlı Dönemi) Deriden yapılmış döşek
(Osmanlı Dönemi) Hamam pisliği
(Osmanlı Dönemi) Balgam
KAŞ'ARİRE
(Osmanlı Dönemi) Ürpermek, titremek
KÂŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Çok istek, arzu, özleme
kara kaş
Kaşları kara ve gür olan
kaş
Ocaklarda sacın oturduğu yüksek kısım
kaş
Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır
kaş
Duvar set
kaş
Semerde odun malzeme
kaş
Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer
kaş
çıkıntı
kaş
Eyerin ön ve arkasında çıkıntılı bölüm
kaş
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllara verilen ad
kaş
Yokuş
kaş
Sarp kayalık, uçurum
kaş
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar: "Aşçıbaşı, kırçıl kaşlarını biraz daha çatık, karşıma çömeliyor."- Y. Z. Ortaç
kaş
Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set
kaş
Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm
kaş
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar
kaş
Yamaç
kaş jölesi
Kaşın düzgün görünmesini sağlayan bir madde
çatma kaş
Aralarında kılsız yer olmayıp birbirine kavuşmuş olan kaşlar
çatık kaş
Kaşları birbirine çok yakın ve çatık olan (kimse)