istifâde

listen to the pronunciation of istifâde
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) benefit
profit, benefit, advantage
advantage

Let's take advantage of the vacation to go on a hike. - Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.

John took advantage of Bill's weakness. - John Bill'in zayıflığından istifade etti.

exploitation
(Kanun) enjoyment
use
renouncement
istifade etmek
utilize
istifade etmek
to benefit, to make use of
istifade etmek
to benefit, profit (from)
istifade etmek
(Hukuk) to exploit, to avail
fırsattan istifade taking advantage of
an opportunity
fırsattan istifade etmek
snatch
التركية - التركية
Yararlanma, faydalanma
(Osmanlı Dönemi) yârarlanma, faydalanma
İSTİFADE
(Osmanlı Dönemi) Anlayıp öğrenmek
İSTİFADE
(Osmanlı Dönemi) Tahsil etmek
İSTİFADE
(Osmanlı Dönemi) Faydalanmak. Faydalanmağa çalışmak
istifade etmek
Yararlanmak
istifâde
المفضلات