inançları

listen to the pronunciation of inançları
التركية - الإنجليزية

تعريف inançları في التركية الإنجليزية القاموس.

inanç
{i} faith

Tom is a faith healer. - Tom bir inanç şifacısı.

They lost faith in the existing system. - Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.

inanç
belief

Atheism isn't a religious belief. - Ateizm dinî bir inanç değildir.

They are fanatical in their beliefs. - Onlar inançlarında fanatik.

inançları gereği askerlik yapmak istemeyen kimse
conchy
inançları kökünden sarsan
earthshaking
inanç
{i} confidence

Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence. - Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.

batıl inançları olan
superstitious

Are you a superstitious person? - Batıl inançları olan bir kişi misiniz?

I'm not superstitious. - Ben batıl inançları olan biri değilim.

inanç
conviction

Carl Gustav Jung, the founder of analytical psychology, always respected the religious convictions of his patients very much. - Carl Gustav Jung, analitik psikolojinin kurucusu, her zaman hastalıklarının dini inançlarına çok saygı gösterdi.

They have very deep convictions. - Çok derin inançları var.

inanç
religion

Superstition is the religion of feeble minds. - Batıl inanç güçsüz akılların dinidir.

inanç
{i} reliance
inanç
notion
inanç
{i} credence
inanç
folk
inanç
persuasion
inanç
creed

There are no creeds in mathematics. - Matematikte hiçbir inanç yoktur.

inanç
credit
dini inançları değiştirmek
change religious beliefs
dini inançları savunan ilâhiyat dalı
apologetics
inanç
belief, creed, faith, conviction, credit; confidence, trust
inanç
(Hukuk) convict

They have very deep convictions. - Çok derin inançları var.

Carl Gustav Jung, the founder of analytical psychology, always respected the religious convictions of his patients very much. - Carl Gustav Jung, analitik psikolojinin kurucusu, her zaman hastalıklarının dini inançlarına çok saygı gösterdi.

inanç
confidence, trust, faith
inanç
positiveness
inanç
opinion

You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different. - Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.

inanç
credo
inanç
something believed, belief
inanç
affiance
inanç
conscience
inanç
faithfulness
inanç
opinions
inanç
cult
inanç
dogma
inanç
tenet
katolik mezhebinin biçim ve inançları
romanism
التركية - التركية

تعريف inançları في التركية التركية القاموس.

inanç
İnanılan şey, görüş, öğreti
inanç
Tanrı'ya, bir dine inanma, iman, itikat
inanç
Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma
inanç
Tanrı'ya, bir dine inanma, iman, itikat: "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir."- Anayasa
inanç
Birine duyulan güven, inanma duygusu
inanç
Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma: "Otuz yıl boyu, Türk tiyatrosunun, Türk oyunları ile kalkınacağına inancını bir gün yitirmedi."- H. Taner
inanç
Birine duyulan güven, inanma duygusu. İnanılan şey, görüş, öğreti: "Kendi getirdikleri inançtan başka her şeye kapalıdır zevkleri."- N. Ataç
İnanç
(Osmanlı Dönemi) VİCDAN
İnanç
(Hukuk) İTİKAT