التركية - الإنجليزية
تعريف hatıralar في التركية الإنجليزية القاموس.
- remembrances
- memories
Maybe my memories are playing tricks on me.
-Belki hatıralarım bana oyun oynuyor.
Memories of the good old days came flooding back one after another.
-Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- reminiscences
- memoirs
My friends urged me to write my memoirs.
-Arkadaşlarım hatıralarımı yazmam için beni zorladı.
- reminiscence
- hatıra
- memory
Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
-En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
- hatıra
- souvenir
Tom brought back some souvenirs.
-Tom bazı hatıra eşyaları geri getirdi.
This will be a good souvenir of my trip around the United States.
-Bu, Amerika Birleşik Devletleri etrafındaki gezimle ilgili iyi bir hatıra olacak.
- hatıra
- remember
- hatıra
- {i} heirloom
- hatıra
- reminder
- hatıra
- indelible
- hatıra
- remembrance
- hatıra
- keepsake
- hatıra
- reminiscence
- hatıra
- memento
- hatıra
- souvenier
- hatıra
- recollection, memory, reminiscence
- hatıra
- commemorative
- hatıra
- relic
- hatıra
- survival
- hatıra
- memory, remembrance, recollection, reminiscence; souvenir, memento, keepsake
- hatıra
- souvenir, memento, keepsake
- hatıra
- recollection
That is in my recollections.
-Bu, benim hatıralarımın içinde.
- hatıra
- token
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف hatıralar في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) hatırât
- HATIRA
- (Osmanlı Dönemi) Hatıra gelen. Hatırda kalan şey
- HATIRA
- (Osmanlı Dönemi) Bir kimseyi veya bir hâdiseyi hatırlatması için yazılan veya saklanan veya birisine verilen şey
- Hatıra
- anı
- Hâtıra
- (Osmanlı Dönemi) YÂD
- hatıra
- Andaç, anmalık, yadigâr
- hatıra
- Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin saklandığı her türlü iz, anı
- hatıra
- Anı: "İlk aşkın hatırası ne de olsa başka oluyor."- H. E. Adıvar