The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
I'm passionate about my job.
- Ben işim hakkında hırslıyım.
We defy our foes, for our passion makes us strong!
- Hırs bizi güçlü yaptığı için biz düşmanlarımıza meydan okuruz!
He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
She realized her ambition to become a great scientist.
- O, onun büyük bir bilim adamı olma hırsını anladı.
Tom is an avid tennis player.
- Tom hırslı bir tenis oyuncusu.
Tom is an avid art collector.
- Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.