hâlâ

listen to the pronunciation of hâlâ
التركية - الإنجليزية
aunt

My father named me after his aunt. - Babam bana halasının adını verdi.

The woman who he thought was his aunt was a stranger. - Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.

still

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

still

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

Hello? Are you still here? - Merhaba? Hâlâ burada mısın?

yet

Idiot! She's not being honest when she says she loves you. Haven't you figured it out yet? She's just a gold digger. - Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

paternal aunt
till now
stili
Still, yet
paternal aunt, father's sister, aunt, auntie, aunty
paternal aunt, father's sister
aunty
auntie

The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both. - Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.

still of
hala kızı
cousin
hala orada mısın
are you still there
hala oğlu
cousin
hala baki ve mevcut
extant
hala da öyle
(Bilgisayar) i still do
hala sipariş ettiğim kahvaltıyı bekliyorum
I'm still waiting for the breakfast I ordered
hala uyanık olmak
be still awake
hala uyumadım
i am still awake
hala yatmadım
i am still awake
halâ var olan
extant
hâlâ mı
Is it still going on?
hâlâ o masal
It's still the same old story
seni hala seviyorum
i still love you
teklifim hala geçerli
my offer is still on the table
büyük hala
grandaunt
evlenmemiş hala
spinster aunt
sana hala aşığım
i am still in love with you
sana hala kızgınım
i'm still angry at you
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hâlât) Babanın kız kardeşi, hala. Arapçada: Ananın kızkardeşi. Teyze
(Osmanlı Dönemi) (Harf-i cerrdir) İstisnaya delâlet eder
(Osmanlı Dönemi) (Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân
Babanın kız kardeşi

Babanın kız kardeşine hala denir. - Babanın bacısına hala denir.

entere
bibi
eme
eci
çiçe
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Pişmiş et
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Koparmak
HALA'LA'
(Osmanlı Dönemi) Erkek sırtlan
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Ayak yolu, abdesthane
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Boş, hâli
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Devenin çökmesi