He prided himself on his punctuality.
- O, dakikliği üzerine kendisiyle gurur duydu.
She takes pride in her high school.
- O, lisesi ile gurur duyuyor.
I live in Belarus and I take pride in this fact.
- Beyaz Rusya'da yaşıyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.
He may well be proud of his daughter.
- O kızı ile gurur duyabilir.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.