We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Don't expose this chemical to direct sunlight.
- Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
I would like to give him a present for his birthday.
- Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
Today is the hottest day this year.
- Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
- Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
That textbook is out of date.
- O ders kitabı güncel değil.
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
- Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
There is nothing like a glass of beer after a whole day's work.
- Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.