görgülü

listen to the pronunciation of görgülü
التركية - الإنجليزية
experienced
cultivated
cultured
well bred
polite, well-mannered
polite, cultivated, mannerly; experienced
of good manners
mannerly
görgü
good manners

I was appalled by her lack of good manners. - Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

You can teach good manners to children without resorting to punishment. - Cezaya başvurmadan çocuklara görgü öğretebilirsiniz.

görgülü davranmak
behave
görgülü, terbiyeli, olgun kimse
good manners, decent, mature person
görgülü olmak
be of good manners
görgülü olmak
have manners
görgülü olmak
know how to behave
görgü
manners

I'm going to have to teach you all some manners! - Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!

Who taught them table manners? - Masa görgüsünü onlara kim öğretti?

görgü
cultivation
görgü
good manners, breeding
görgü
manners, etiquette; experience
görgü
breeding
görgü
convenances
görgü
etiquette

There's proper etiquette for everything, even an orgy. - Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.

görgü
Grace
görgü
witnessing, having seen something personally
görgü
manner

I'm going to have to teach you all some manners! - Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!

This book is on the manners and customs of America. - Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.

التركية - التركية
Görgüsü olan: "Bildiğini iyi bilen, görgülü, kendine güveni tam olan bir erkekti."- N. Cumalı
Görgüsü olan
Görgü
terbiye
Görgü
tecrübe
Görgü
adap
görgü
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret
görgü
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret: "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor."- O. C. Kaygılı
görgü
Görmüş olma durumu
görgü
Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim
görgülü
المفضلات