gönüllü

listen to the pronunciation of gönüllü
التركية - الإنجليزية
volunteer

Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books. - Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.

She is working as a volunteer interpreter at the international conference. - Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

voluntary

The company appealed for people to take voluntary resignation. - Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.

This was totally voluntary. - Bu tamamen gönüllüydü.

willing

She is willing to do anything for me. - Benim için herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü.

Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar. - Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.

voluntarily

Are you here voluntarily? - Gönüllü olarak mı buradasın?

Tom did it voluntarily. - Tom onu gönüllü olarak yaptı.

free will
freewill
of one's own accord
willful
ready
lover
willing, ready; voluntary; volunteer; lover; of one's own accord, voluntarily
disposed
prepared
to volunteer
gönüllü olmak
come forward
gönüllü asker
(Askeri) enlisted
gönüllü asker alma
(Askeri) recruitment
gönüllü askere almak
(Askeri) enlist
gönüllü eğitim
(Askeri) voluntary training
gönüllü girmek
volunteer
gönüllü iş
(Bilgisayar) volunteer work
gönüllü katılım
(Sigorta,Ticaret) voluntary participation
gönüllü yapılan iş
a labor of love
gönüllü çalışma
voluntary work
gönüllü çalışma
volunteer work
Gönüllü Deniz Nakliye Anlaşması
(Askeri) Voluntary Intermodal Sealift Agreement
Gönüllü asker birliği
Territorials
Gönüllü asker örgütü
territorial army
gönüllü alan
(Ticaret) voluntary area
gönüllü asker
volunteer
gönüllü asker
terrier
gönüllü asker
territorial
gönüllü asker sözleşmesi
(Askeri) contractor of enlistment
gönüllü askerlik ikramiyesi
(Askeri) enlisted allowance
gönüllü bir şekilde
loverly
gönüllü dernek
(Kanun) voluntary association
gönüllü eğitim birliği
(Askeri) voluntary training unit
gönüllü gönülsüz
halfheartedly
gönüllü gözlemci
(Meteoroloji) cooperative observer
gönüllü hizmet
voluntary service
gönüllü işsizlik
(Ticaret) voluntary unempolyment
gönüllü işçi
volunteer worker
gönüllü kesintiler
(Ticaret) voluntary check off
gönüllü kuruluş
voluntary agency
gönüllü kuruluşlar
(Hukuk) voluntary organizations
gönüllü kurumlar
voluntary association
gönüllü kurumlar
non-profit organisation
gönüllü muhafızlar
(Askeri) voluntary civic guards
gönüllü olarak
of one's own volition
gönüllü olarak
(Hukuk) voluntary
gönüllü olarak askere giden
enlister
gönüllü olarak maruz kalan
self-imposed
gönüllü olmak
volunteer
gönüllü olmak
to volunteer
gönüllü olmayan işsizlik
(Ticaret) involuntary unemployment
gönüllü satış
(Ticaret) voluntary sale
gönüllü süvari alayı
yeomanry
gönüllü süvari olan çiftçi
yeoman
gönüllü tahliye
voluntary evacuation
gönüllü tanker anlaşması
(Askeri) voluntary tanker agreement
gönüllü uygulama
(Ticaret) voluntary application
gönüllü yanlılığı
(Pisikoloji, Ruhbilim) volunteer bias
gönüllü yardımseverlik
voluntarism
gönüllü yazılma
enlistment
gönüllü yazılmak
volunteer
gönüllü yazılmak
enlist
gönüllü yemin
(Kanun) voluntary oath
gönüllü çalışan kimse
improver
gönüllü çalışan rahibe
lay sister
gönüllü çalışan rahip
lay brother
gönüllü örgüt
(Politika, Siyaset) volunteer organization
-e gönüllü olarak katılmak
volunteer for
alçak gönüllü
humble

Please accept my humble apologies. - Lütfen alçak gönüllü özrümü kabul et.

The humble man is getting along with his neighbors. - Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.

geniş gönüllü
liberal
gönüllüler
volunteers

Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books. - Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.

There is an urgent need for volunteers. - Gönüllülere acil ihtiyaç vardır.

yapmaya gönüllü olmak
volunteer
yüce gönüllü
ethel
yüce gönüllü
noble
yüce gönüllü
benevolent
alçak gönüllü
Modest
ayran gönüllü
Volunteer buttermilk
geniş gönüllü
tolerant
Amerikan Gönüllü Uluslar Arası Faaliyetler Konseyi
(Askeri) American Council for Voluntary International Action
Uluslar Arası Gönüllü Dernekleri Konseyi
(Askeri) International Council of Voluntary Agencies
alçak gönüllü olmak
be unpretentious
ayran gönüllü
(someone) who tends to fall in love quickly
gelgeç gönüllü
capricious
her an savaşa hazır gönüllü asker
minuteman
orduya gönüllü yazılmak
(ıng.) take the king's shilling
yarı gönüllü
semivoluntary
yüce gönüllü
generous
yüce gönüllü
big-hearted
yüce gönüllü
high-minded
yüce gönüllü
magnanimous, high-minded
yüce gönüllü olmayan
ungenerous
çok gönüllü olmak
(deyim) fall over backwards
التركية - التركية
Seven kimse veya sevgili
Çok istekli
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen: "Yabancı dil bildiği için de, Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı."- Ç. Altan. Çok istekli: "Henüz nizamiye ve gönüllü taburların neferleri dağılmamıştı."- Ö. Seyfettin
gönüllü gönülsüz
Yarı istekli yarı isteksiz olarak
alçak gönüllü
Makam, para vb. bakımlardan aşağı olanları kendisiyle eşit tutan veya kendi değerini olduğundan aşağı gösteren (kimse), mütevazı

Güzel çehreli müsteşar bey, nazır beyin kapıcısından daha alçak gönüllü idi.- Ö. Seyfettin.

ayran gönüllü
Çabuk âşık olan
gani gönüllü
Cömert, eli açık
geniş gönüllü
Her olayı hoş karşılayan
gönüllü
المفضلات