Birisi bundan ne kazanır?
 - What does one profit from this?
Bundan kim yararlanıyor?
 - Who benefits from this?
Bir dereceye kadar, biz hepimiz ondan muzdaribiz.
 - We all suffer from it to some degree.
Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
 - What history teaches us is that men have never learned anything from it.
Ondan uzun zaman haber alamadılar.
 - They haven't heard from him in a long time.
Kitabı ondan ödünç aldı.
 - She borrowed the book from him.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
 - I got these old coins from her.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
 - Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Sanırım Tom senden çok şey öğrenebilirdi.
 - I think Tom could learn a lot from you.
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
 - I didn't expect such a nice present from you.