Tarlalarda çalışıyorlar.
- They work in the fields.
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Saha gezisini çok eğitici buldum.
- I found the field trip very educational.
Sahada yeşil çim var.
- There is green grass on the field.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
O benim çalışma alanım değil.
- That is not my field of work.
Benim çalışma alanım dilbilimdir.
- My field of study is linguistics.
Kırsalda altı koyun vardı.
- There were six sheep in the field.
Sığırlar kırsalda otlanıyorlar.
- Cattle were grazing in the field.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Araziyi kestirmeden gidersek zaman kazandırır.
- It'll save time if we cut across the field.
Dünyada dağlar, ormanlar, tarım arazileri, hayvanlar ve insanlar vardır.
- Earth has mountains, forests, fields, animals and people.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
Ana çalışma alanınız nedir?
- What's your major field of study?
Siyah insanlar pamuk tarlalarında çalışmak için zorlandılar.
- Black people were compelled to work in cotton fields.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... specific area of knowledge, rather than talking about my field of economics, I'm going to ...