Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...