esaret

listen to the pronunciation of esaret
التركية - الإنجليزية
captivity

Animals in captivity live long, sheltered lives, whereas in the wild they are in constant danger of being eaten alive. - Esaret altındaki hayvanlar uzun, korunaklı, canlı yaşarlar, oysa vahşi halde onlar canlı olarak yenilme tehlikesindedirler.

He was held in captivity. - O, esaret altında tutuldu.

thralldom
thraldom
bondage
slavery
enthrallment
slavery, captivity, bondage
servitude
enslavement
enthralment
enslave
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Esirlik. Kölelik. Kullara kendini teslim etmiş olmak. Başka milletten olanlara boyun eğmek
Tutsaklık
Kölelik, tutsaklık, esirlik
Kölelik, tutsaklık, esirlik: "Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeğe başladım."- A. Midhat
Boyunduruk
Hâkimiyet altında bulunma
(Osmanlı Dönemi) esirlik
esaret
المفضلات