erkekli

listen to the pronunciation of erkekli
التركية - الإنجليزية
a co
erkek
male

Some people say Japan is a male-dominated society. - Bazı insanlar, Japonya'nın erkek egemen bir toplum olduğunu söylüyorlar.

There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus. - Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.

erkek
man

She has too many boyfriends. - Onun bir sürü erkek arkadaşı var.

How many boys are there in the room? - Odada kaç tane erkek çocuk var?

erkekli kadınlı/dişili
including both men and women
erkek
{i} Jack
erkek
he
erkek
(genç) boy
erkek
manly

Tom isn't very manly. - Tom çok erkeksi değil.

You're so strong, manly and sweet, how could I resist you? - Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?

erkek
(hayvan) Tom
erkek
hard

My brother studies as hard as I do. - Erkek kardeşim benim kadar çok çalışır.

All the boys in class worked hard. - Sınıftaki bütün erkek çocukları çok çalıştı.

erkek
husband

When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children. - Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.

Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer. - Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.

erkek
good, hard (iron, copper)
erkek
prov. husband
erkek
mech., carpentry male
erkek
rigid
erkek
male, he; manly, courageous, reliable; rigid, hard; man; husband
erkek
menfolk
erkek
{s} masculine

The yin is feminine and the yang is masculine. - Yin dişil ve yang erkektir.

Some women look more masculine than feminine. - Bazı kadınlar kadınsıdan daha çok erkeksi görünüyor.

erkek
courageous
erkek
gent

In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department? - Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?

The gentleman was killed by a slave in revolt. - Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.

erkek
men's
erkek
men

We men are used to waiting for the women. - Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.

This building is a capsule hotel lodging men and women. - Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

dişili erkekli prov
with both men and women
erkek
honest and true
erkek
manly, courageous, virile, macho
erkek
man; male
kadınlı erkekli
(a gathering) with both men and women present
التركية - التركية
Erkeği olan
erkekli dişili
İki cinsi bir arada bulunan
erkekli kadınlı
Kadın erkek hep bir arada
Erkek
(Osmanlı Dönemi) NERE
Erkek
kişi
Erkek
(Hukuk) MÜZEKKER
Erkek
male
Erkek
(Osmanlı Dönemi) IBLIK
Erkek
er
erkek
Sert, kolay bükülmez
erkek
Sperma oluşturan organizma
erkek
Sözüne güvenilir, mert
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı: "Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar."- O. C. Kaygılı
erkek
Koca
erkek
Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı
erkek
Marangozculukta geçmelerde bir yuva ya da deliğe giren bölümü üzerinde bulunduran parça
erkek
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı
kadınlı erkekli
Kadın erkek karışık (olarak)
الإنجليزية - التركية

تعريف erkekli في الإنجليزية التركية القاموس.

erkek
zıvana mortise
erkekli
المفضلات