drab, usually referring to the lack of luster

listen to the pronunciation of drab, usually referring to the lack of luster
الإنجليزية - التركية

تعريف drab, usually referring to the lack of luster في الإنجليزية التركية القاموس.

dull
{s} sıkıcı

Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı. - The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.

Benim görevim donuk ve sıkıcı. - My job is dull and boring.

dull
{s} kör, kesmez (bıçak, makas v.b.)
dull
{s} donuk, sönük (renk)
dull
anlamaz
dull
ölü
dull
güç öğrenen
dull
yavan
dull
duygusuzlaştırmak
dull
körleşmek
dull
(renk/hava/vb.) sönük
dull
sönükleştirmek
dull
yavaş düşünen
dull
boğuk
dull
donuklaşmak
dull
{s} duygusuz
dull
{f} sersemletmek
dull
kafası işlemez
dull
{s} fersiz
dull
{f} duygularını köreltmek
dull
{f} uyuşturmak
الإنجليزية - الإنجليزية
dull
drab, usually referring to the lack of luster
المفضلات