A rumor circulated through the city.
 - Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.
This magazine circulates widely.
 - Bu dergi yaygın olarak dolaşır.
Tom and Mary took a stroll together.
 - Tom ve Mary birlikte çevreyi dolaştı.
I strolled along the streets to kill time.
 - Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.
Tom cruised down Park Street in his new sports car.
 - Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.