You can do it from outside.
- Onu dışarıdan yapabilirsin.
This door is opened only from outside.
- Bu kapı sadece dışarıdan açılır.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Make sure to turn off all the lights before going out.
- Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
A young person is waiting for you outside.
- Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
A person named Sato came to visit while you were out.
- Sen dışarıdayken Sato isimli biri seni ziyarete geldi.