She put her room in order.
 - O, odasını düzenledi.
Tom called the meeting to order.
 - Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
 - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
What's your favorite image editing software?
 - En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?
I am not going out because I have to tidy my room.
 - Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
They arranged a meeting.
 - Onlar bir toplantı düzenlediler.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
 - Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
 - Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
Rice prices are regulated by the government.
 - Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
 - Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
We organized a project team.
 - Biz bir proje ekibi düzenledik.
Their house is organized according to Feng Shui.
 - Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.
She tried to persuade him to organize a boycott.
 - O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.
Who organized that meeting?
 - O toplantıyı kim düzenledi?
She spends more time organizing than I.
 - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
I have to organize my schedule before the end of the month.
 - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Tom scheduled a last-minute meeting.
 - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
The two stamp collectors arranged a trade.
 - İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
I arranged catering for tomorrow's party.
 - Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.