The room started to spin after I drank too much.
- Ben çok içtikten sonra oda dönmeye başladı.
In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.
- Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.
Conversion to the metric system was opposed by tool manufacturers.
- Metrik sisteme dönmeye üreticileri tarafından karşı çıkıldı.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
He promised to come, but hasn't turned up yet.
- O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.
He turned to the right instead of turning to the left.
- O, sola dönme yerine sağa döndü.
Sami's world stopped turning.
- Sami'nin dünyası dönmeyi bıraktı.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
What I like best is going on Ferris wheels.
- Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.
She loved fat men, so she decided to convert to Buddhism.
- O şişman erkekleri seviyordu, bu yüzden Budizm'e dönmeye karar verdi.
It's too late to turn back.
- Geri dönmek için çok geç.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
I must return home within a week.
- Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
It's too late to turn back now.
- Şimdi geri dönmek için çok geç.
It's too late to turn back.
- Geri dönmek için çok geç.
If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
The leaves of the trees turn yellow in fall.
- Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
The last time I called her she told me that she wants to get back to Italy.
- Onu son kez aradığımda, bana İtalya'ya geri dönmek istediğini söyledi.
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
It's unlikely that Tom will ever return home.
- Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
Dave never returned to school again.
- Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
Caterpillars transform into butterflies while they're in a cocoon.
- Tırtıllar koza içerisindeyken kelebeğe dönüşür.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom isn't going to back down.
- Tom sözünden dönmeyecek.
Tom will never back down.
- Tom asla sözünden dönmeyecek.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
The Earth is rotating from West to East.
- Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.
The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
- Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
I'll return to get my handbag.
- Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
The president was forced to return to Washington.
- Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.
You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
There was a storm, and snow began whirling through the street.
- Bir fırtına vardı ve kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.
Snow began whirling through the street.
- Kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.