الإنجليزية - التركية
تعريف causing irritation or annoyance; troublesome; vexatious في الإنجليزية التركية القاموس.
- annoying
- kızdırarak
- annoying
- musallat
- annoying
- baş ağrıtıcı
- annoying
- sinirlendirici
- annoying
- {i} sinirlendirme
- annoying
- can sıkıcı
İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.
-It's annoying when people make out at work.
Bu gerçekten can sıkıcı.
-It's really very annoying.
- annoying
- {f} sinirlendir
Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun?
-Why are you annoying your sister?
- annoying
- taciz edici
- annoying
- {s} başağrıtıcı
- annoying
- {s} rahatsız edici
Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.
-The sound was annoying but harmless to the human body.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
-The music coming from next door was loud and annoying.
- annoying
- {s} göze batan
- annoying
- {s} sıkıntılı
- annoying
- {s} sıkıntı veren; sinir bozucu, sinir
- annoying
- {s} kızdırıcı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف causing irritation or annoyance; troublesome; vexatious في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- annoying
Vandals are really annoying.
causing irritation or annoyance; troublesome; vexatious
الواصلة
caus·ing ir·ri·ta·tion or annoyance; troublesome; vex·a·tiousالنطق
Resimler
المفضلات