Black clouds announced the coming thunderstorm.
- Siyah bulutlar gelen gök gürültülü fırtınayı bildirdi.
She announced her intention to retire.
- O, ona emekli olma niyetini bildirdi.
The notice was badly printed.
- Bildirim kötü biçimde basıldı.
Tom was fired without notice.
- Tom bildirimsiz kovuldu.
Why wasn't I notified?
- Neden bana bildirilmedi?
Why wasn't Tom notified?
- Neden Tom'a bildirilmedi?
They will notify him.
- Onlar ona bildirecek.
Will you notify me after 3 minutes?
- 3 dakika sonra bana bildirir misin?
I don't have anything to declare.
- Bildirecek bir şeyim yok.
Declare your position in a debate.
- Bir tartışmada konumunuzu bildirin.
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
- Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
O, ona arabasını sattı.
- Hun solgte sin bil til ham.
Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- Mor blev i bilen mens far handlede ind.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?