i̇nsanlar

listen to the pronunciation of i̇nsanlar
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇nsanlar في التركية الإنجليزية القاموس.

insanlar
people

Traveling makes people knowledgeable. - Seyahat, insanları bilgili yapar.

Social networking sites are dangerous for people under 13. - Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.

insan
human

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

Products with GMO are dangerous to human life. - GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

insan
man

The man has two feet. - İnsanın iki ayağı vardır.

Man is the only animal that can laugh. - İnsan gülebilen tek hayvandır.

insanlar
they

I don't care about what they say. - İnsanların ne dediği umurumda değil.

People are sometimes tempted to eat more than they should. - İnsanlar bazen yemeleri gerekenden daha fazla yemek isterler.

insanlar
(Biyoloji) hominidae
insanlar
humanity

When reading certain comments, people can completely lose faith in humanity. - Bazı yorumları okurken, insanlar insanlığa olan inançlarını tamamen kaybedebilirler.

So long as we are among humans, let us cherish humanity. - İnsanlar arasında olduğumuz sürece, insanlığa değer verelim.

insanlar
human beings

Just when the first human beings will reach Mars remains to be seen. - Sadece ilk insanların Mars'a ne zaman varacağı zamanla görülecek.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

insanlar
folks

It was a pleasure working with you folks. - Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.

Get these folks some drinks. - Bu insanlara bazı içecekler alın.

insanlar
mankind

The first calculating tool of mankind is called an abacus. - İnsanların ilk hesaplama aracına abaküs denir.

The internet is one of mankind's greatest achievements. Now, if you'll excuse me, I'm off to post a photo of my cat on my blog. - İnternet insanların en büyük başarılarından biri. Şimdi, affınıza sığınarak, ayrılayım; bloguma kedimin fotoğrafını ekleyeceğim.

insanlar
cattle

They would compare people to cattle. - İnsanları öküzle kıyaslarlardı.

The Masai people drink a mixture of milk and cattle blood. - Masai insanları, süt ve sığır kanının bir karışımını içerler.

insanlar
folk

Get these folks some drinks. - Bu insanlara bazı içecekler alın.

In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground. - Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.

insan
human being

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

insan
microcosm
engelli insanlar
people with disabilities
engelli insanlar
handicapped
evli insanlar
married people
evsiz insanlar
homeless persons
insan
homo
insan
thing

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

The only thing one never regrets are one's mistakes. - Bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey onun hatalarıdır.

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

insan
(Latin) persona

Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him. - İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.

People have different personalities. - İnsanların farklı kişilikleri var.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

insanlar neden kürtaja başvurur
why do people choose abortion
zengin insanlar
rich people
insan
character

You're a terrible judge of character. - Sen kötü bir insan sarrafısın.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

insan
Homo sapiens
insan
person

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

I am an honest person. - Ben dürüst bir insanım.

insan
bird

Does mankind have dominion over animals and birds? - İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?

The people don't like the birds. - İnsanlar kuşları sevmiyorlar.

insan
individual

Each human being is an individual. - Her insan bir bireydir.

Her tabakadan insanlar
every walk of life
insan
man-made

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age. - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.

insanlar arasında
among people
bazı insanlar
some people

Some people are working in the fields. - Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.

Some people hate to argue. - Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.

bu tip insanlar
people of that ilk
genç ve modern insanlar
beautiful people
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
insan
spirit

So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning. - İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

People's opinions depend on the spirit of the times. - İnsanların görüşleri zamanlarının ruhuna bağlıdır.

insan
person, someone, human being, man
insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

All human beings are mortal. - Bütün insanlar ölümlüdür.

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

You should work in the interests of humanity. - İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

Slavery is a crime against humanity. - Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

insan
fellow

He is a very forgetful fellow. - O, çok unutkan bir insandır.

insan
creature

Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits. - İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.

Human beings are social creatures. - İnsanlar sosyal yaratıklardır.

insanlar
(Sosyoloji, Toplumbilim) men and women
insanlar ve insansı maymunlar
(Hayvan Bilim, Zooloji) hominoidea
kendi halinde insanlar
simple folks
küçük dünyayı temsil eden insanlar
microcosm
sıradan insanlar
ruck
vefakâr insanlar
the faithful
özürlü insanlar
(Hukuk) disabled people PPPP
üstün yetenekli ve zeki insanlar grubu
Pleiades
şehir dışında yerleşen insanlar
overspill
التركية - التركية
(Hukuk) NAS
(Osmanlı Dönemi) NASUTİYÂN
(Osmanlı Dönemi) BENÎ BEŞER
insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
insanlar
(Osmanlı Dönemi) nas
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İnsan
in
İnsan
(Osmanlı Dönemi) TABS
İnsan
benibeşer
İnsan
çocuk
İnsan
ölümlü
İnsan
(Osmanlı Dönemi) ADAM
İnsan
(Osmanlı Dönemi) İNS
İnsan
ademoğlu
i̇nsanlar
المفضلات