bakımdan

listen to the pronunciation of bakımdan
التركية - الإنجليزية

تعريف bakımdan في التركية الإنجليزية القاموس.

bakım
maintenance

Our website is offline for scheduled maintenance. We expect to be back online by 2:30 GMT. - Web sayfamız zamanlanmış bakımdan dolayı çevrimdışıdır. GMT 2.30'da yeniden çevrimiçi olmayı bekliyoruz.

Our website is offline for scheduled maintenance. - Web sitemiz planlanmış bakım için çevrimdışıdır.

bakım
overhaul
bakım
care

The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit. - Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.

Care has made her look ten years older. - Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı.

bakım
aspect
bakım
respect

I think country life is superior to city life in some respects. - Sanırım kırsal yaşam bazı bakımlardan şehir yaşamından daha üstündür.

In that respect, my opinion differs from yours. - O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.

bakım
regard
bakım
{i} custody
bu bakımdan
in this regard
bakım
support
bakım
{i} nurture
bakım
cure
bakım
sicily
bakım
treatment
bakım
oversight
bakım
viewpoint
birçok bakımdan
in many respects
psikolojik bakımdan
psychologically
bakım
servicing
bakım
trust
bakım
point of view
bakım
charge
bakım
greenkeeping
bakım
attention

Tom needs to get medical attention. - Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.

Tom needs proper medical attention. - Tom'un uygun tıbbi bakıma ihtiyacı var.

bakım
{i} way

Your opinions are right in a way. - Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.

He is a gentleman in every way. - O, her bakımdan bir beyefendidir.

bakım
{i} keep

TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state. - TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.

askeri bakımdan
militarily
bakım
maintenance; care, attention; viewpoint, point of view, respect, way
bakım
attention; maintenance
bakım
viewpoint, point of view
bakım
of nursing
bakım
keeping
bakım
handling
bakım
glance, look
bakım
nursing

Tom was put in a nursing home. - Tom bir bakımevine kondu.

bakım
nurse

The blind nurse devoted herself to caring for the elderly. - Kör hemşire kendini yaşlıların bakımı için adadı.

bakım
of care

Babies need a lot of care. - Bebeklerin bakıma çok ihtiyacı vardır.

bakım
care, attention, upkeep
bakım
service

I took my car to have it serviced today. - Bugün arabamı bakım yaptırmaya götürdüm.

The car needs a service. - Arabanın bakıma ihtiyacı var.

bakım
(Hukuk) maintanence
bakım
upkeep
bakım
attendance
bakım
point of view; care
bakım
nurseling
bakım
{i} nursling
bakım
standpoint

He is inclined to look at everything from the standpoint of its practicality and is neither stingy nor extravagant. - O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.

bakım
aftercare
bir çok bakımdan
in many directions
bu bakımdan
in this respect; from this point of view
bu bakımdan
in this respect, from this point of view
dini bakımdan ele almak
theologise
dini bakımdan ele almak
theologize
ekonomik bakımdan
in terms of economy
ekonomik bakımdan
in an economic sense
ekonomik bakımdan güçlü
respectable
her bakımdan
all around
her bakımdan
from every point of view
her bakımdan
in every respects
her bakımdan
in every respect
her bakımdan
all-round
her bakımdan
in all respects
teknik bakımdan
technically
التركية - التركية

تعريف bakımdan في التركية التركية القاموس.

bakım
Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek veya emek verme biçimi
bakımdan
المفضلات