başarısızlık

listen to the pronunciation of başarısızlık
التركية - الإنجليزية
{i} failure

We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded. - Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.

Everybody expected that the experiment would result in failure. - Herkes deneyin başarısızlıkla sonuçlanacağını bekliyordu.

bust
unsuccess
bomb
setback

This is a serious setback. - Bu ciddi bir başarısızlık.

It's only a minor setback. - Bu sadece küçük bir başarısızlık.

defeat
cropper
fizzle
washout
collapse
ineffectualness
ineffectiveness
reverse
miscarriage
bankruptcy
baulk
flivver
frost
dud
inefficacy
throwback
failure, lack of success
miss

Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss. - Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.

That was a terrible miss! cried the commentators. - Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar.

rebuff
(Argo) clinker
defection
failing

Human beings often lack insight into their own faults and failings. - İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.

eclipse
fiasco
low ebb
flop
fail

His project ended in failure. - Onun projesi başarısızlıkla sona erdi.

Success or failure is all the same to me. - Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.

failure to
a failure
failure of
{i} balk
{i} abortion
başarısızlık işareti
the writing on the wall
başarısızlıklar
failures

Sami had business failures. - Sami'nin iş başarısızlıkları vardı.

His life was a long series of failures. - Onun hayatı uzun bir başarısızlıklar dizisiydi.

başarısızlıklar
fails
geçici başarısızlık
eclipse
التركية - التركية
Başarısız olma durumu, muvaffakiyetsizlik
başarısızlık
المفضلات