bağımsızlık

listen to the pronunciation of bağımsızlık
التركية - الإنجليزية
{i} freedom
independence

Today is Independence Day. - Bugün Bağımsızlık Günü.

The colony has not declared independence as yet. - Sömürge şimdiye kadar bağımsızlık ilan etmedi.

sovereignty
independency
independence, freedom
(Kanun,Politika, Siyaset) liberty
self-government
bağımsız
free

When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely. - Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.

Tom is a freelance writer. - Tom bir bağımsız yazar.

bağımsız
{s} independent

At that time, Mexico was not yet independent of Spain. - O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.

You shouldn't coddle her so much. She needs to learn to be independent. - Onun o kadar üzerinde titrememelisin. O bağımsız olmayı öğrenmeli.

bağımsızlık kazanmak
Gain independence
Bağımsızlık günü
Independence Day
Bağımsızlık savaşı
War of Independence
bağımsızlık ilanı
(Hukuk) declaration of independence
bağımsızlık simgesi şapka
phrygian cap
bağımsız
{s} detached

In the modern age, humans are detached. - Modern çağda insanlar bağımsızdır.

bağımsız
(Bilgisayar) neutral
bağımsız
(deyim) fancy free
bağımsız
native
bağımsız
unbound
bağımsız
(Kanun) several
ulusal bağımsızlık
(Askeri) national independency
bağımsız
stand alone
bağımsız
self-reliant
bağımsız
sovereign
bağımsız
maverick
bağımsız
self-contained
bağımsız
self-supporting
bağımsız
unbundled
bağımsız
fancy-free
bağımsız
substantive
bağımsız
standalone
Bağımsız
unaffiliated
bağımsız
ındependent

You shouldn't coddle her so much. She needs to learn to be independent. - Onun o kadar üzerinde titrememelisin. O bağımsız olmayı öğrenmeli.

The treaty made Texas independent. - Anlaşma Texas'ı bağımsız hale getirdi.

bağımsız
unreliant
amerikan bağımsızlık savaşı taraftarı
Whig
bağımsız
distanced
bağımsız
unconnected
bağımsız
unattached
bağımsız
not committed
bağımsız
stand-alone , independent
bağımsız
not bound by a particular pledge or course
bağımsız
crossbench
bağımsız
independent, free
bağımsız
sovereign; uncommitted
bağımsız
{s} uncommitted
bağımsız
crossbencher
bağımsız
distinct
koloniye bağımsızlık vermek
decolonize
التركية - التركية
Bağımsız olma durumu veya niteliği, istiklal: "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."- Anayasa
Bağımsız olma durumu veya niteliği, istiklâl
(Hukuk) İSTİKLAL
(Osmanlı Dönemi) istiklâliyet
Bağımsız
müstakil
bağımsız
clis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre, üye alınır."- Anayasa
bağımsız
Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, hür, özgür, müstakil
bağımsız
Bağımsız milletvekili
bağımsız
bakınız: bağımsız milletvekili
bağımsız
Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, hür, özgür, müstakil: "Konsolosların her biri bağımsız bir vali gibi davranırdı."- N. Cumalı
bağımsız
Herhangi bir kuruluşa, partiye bağlı olmayan kimse: "
bağımsız
Herhangi bir kuruluşa, partiye bağlı olmayan kimse
bağımsızlık
المفضلات