büyüleyici

listen to the pronunciation of büyüleyici
التركية - الإنجليزية
ravishing

She looked ravishing. - O büyüleyici görünüyordu.

Mary looked ravishing. - Mary büyüleyici görünüyordu.

bewitching
fascinating

Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese. - Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi.

It looks fascinating. - Büyüleyici görünüyor.

captivating

He's a captivating speaker. - O büyüleyici bir konuşmacı.

I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me. - Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.

entrancing
enchanting

Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen. - Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.

enthralling
dazzling
glamorous

She's a glamorous girl. - O büyüleyici bir kız.

challenging

It's really challenging. - O gerçekten büyüleyici.

stimulating
fascinating, enchanting, bewitching, charming, ravishing, magical
fetching
fascinating, charming, enchanting, bewitching
wizard
witching
interesting
charming

That baby has charming eyes. - Şu bebeğin büyüleyici gözleri var.

Kate is as charming as her sister. - Kate kız kardeşi kadar büyüleyici.

enchant

Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen. - Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.

fascinate
witchy
intriguing
mesmerizing
charismatic
charmıng
mesmeric
Büyüleyici kimse
Circe
büyüleyici bir çekiciliği olan
charismatic
büyüleyici bir şekilde
witchingly
büyüleyici güzel
witch
büyüleyici kadın
dazzler
büyüleyici kadın
enchantress
büyüleyici kadın
siren
büyüleyici kimse
bewitcher
büyüleyici kimse
charmer
büyüleyici kimse
fascinator
büyüleyici stil
charm of style
büyüleyici şey
fascinator
التركية - التركية
Etkileyen, çekici niteliği olan kimse veya şey
Etkileyen, çekici niteliği olan
büyüleyici özellik
Sürekli büyüleyici ve etkileyici olma
büyüleyici
المفضلات